Pazar, Kasım 24, 2013

Ögretmenlik ve ögretmenler günü üzerine


Bir 24 Kasim Ögretmenler Gününü kutladigimiz bu günde, kendim de ögretmen oldugumdan, bu konu hakkinda bir iki satir birseyler yazmak , görüslerimi bildirmek istedim.

Öncelikle ögretmenler günü hakkinda bilinmesi gereken bazi bilgileri hatirlatmak ve bilmeyenlerle paylasmak isterim:
Dünyanin bir cok yerinde aslinda 5 Ekim´de kutlanan Ögretmenler Günü ülkemizde 1981 yilindan bu yana hep 24 Kasim gününde kutlanmaktadir.  1981 yili Atatürk´ün 100. dogum yili oldugundan ve 24 Kasim tarihinde Atatürk´e "Milli Mekteplerin Basögretmenligi" sifati verildiginden ülkemizde bu tarihte kutlanir. Yani aslinda tarihcesine baktigimizda o kadar da eski bir gelenek sayilmaz. 

Bu günde genellikle ögrenciler eski yada su anki ögretmenlerini arar, hatirini sorar, onlara emekleri icin tesekkür ederler. Bunun yani sira bir cok ögrenci de ögretmenlerini hediyelere bogar ki, ben sahsen cicek ve el yapimi (örnegin bir resim, ögrencilerin hepberaber yaptiklari bir maket/ heykel , yazdiklari bir siir ) hediyeler disinda hicbir hediyenin kabul olmamasindan yanayim. Zira ögretmenler günü bazi ögrenciler ve veliler tarafindan - özellikle de okuldaki basari durumu orta ve ortanin altinda olan ögrenciler tarafindan-  tabiri caiz ise "yag -cekme" ve "yaranma"amaclariyla da kullanilabiliyor. Yahutta bazi ögretmenler bu günden faydalanmak isteyip cocuklardan dolayli yollardan da olsa hediye talep ediyorlar. 

Oysa ki ögretmenler günü hediyeden daha cok bir sükran günü olarak kabul görmelidir. Candan bir tesekkür ve vefayi göstermek : bir telefon, bir mesaj, icine iki satir yazilmis bir kart bir ögretmen icin en büyük hediye olmalidir. 

Ayrica Ögretmenler Gününün ögretmenler icin gercek bir ihtiyac oldugu kanaatindeyim. Moral ve motivasyon anlaminda bir ihtiyac: 
Ögretmenlik zor zanaattir: Bir cok insana göre "kiyak istir": Saat sekiz ila öglen iki arasi calisir ( yani yarim gün calisir), mis gibi evine dönersin. Cumartesi - Pazarin bostur, bol bol tatilin vardir. Memur kadrosuna girdiysen hayatin garantidir, ne uzar ne de kisalirsin. Bircoklarina göre. 

Bunlar dogru, ancak ögretmenligi gercekten, yürekten ve severek yapan bir ögretmenin isi aslinda zordur:

Eve gelince is bitmis olmaz: cocuklarin yazdigi makaleleri, testleri, kompozisyonlari kontrol edersin , defalarca. Bazi kargacik burgacik yazilarda takilir, gecenin gec saatlerine kadar gözünü yorarsin. Yanlis diye cizmeden önce, acaba farkli birsey mi söylemek istedi diye kendine on kere sorarsin.

Iyi bir ögretmensen onlarin altina ögrenci neleri iyi yapmis, neleri daha iyi yapmasi gerekir ve bunu nasil yapabilir diye düsünür, kafa yorar ve not edersin. 

Sinifta itilen kakilan cocuklar icin gözünü acik tutar, onlari ezdirmezsin. Onlarin da güclü ve basarili yönlerini bilir ve göz önüne cikarirsin, onlara öz güvenini arttirmaya calisirsin.

Basarili cocuklari över, daha az basarili olanlarin daha basarili olmasi icin gayret gösterir, "basarisizliginin nedeneri ne olabilir acaba?" diye düsünürsün. 

Ailesinden siddet gören, arkadaslari tarafindan dislanan, maddi imkanlari sinirli olan yada ergenlik sorunlari yasayan cocuklari tespit eder, bunlara ona göre anlayisli davranir, eger elinden geliyorsa ve istiyorsan yardim edersin. 

Bazen dersten sonra bir cocukla uzun uzun siniftaki yada baska problemleri hakkinda sohbet edersin, ona nasil yardim edebilecegini düsünürsün. Kendi zamanindan harcarsin. 

Dersten bir önceki gün, yarinin hatta diger haftanin dersini, testini, konusunu, hazirlarsin. 

Bu konuyu hangi metodlari kullanarak en iyi anlatabilecegini düsünürsün. Bir plan yaparsin. O plani eksik bulur, onu yirtar, yine bir plan yaparsin. 

Gazete, makale yada bir hikaye okurken "ben bunu su konuyla iliskili kendi dersimde kullanabilirim " der, onu keser, bir kenara koyarsin, zamani geldiginde cikarirsin. Buna benzer bir cok makale, yazi kesersin, biriktirirsin, arsivlersin. Onlar evinde kutu kutu yer kaplar.

Sen, iyi bir ögretmensen eger, yurdunda, dünyada neler oluyor - politik, sosyal, teknolojik gelismeler nedir, bilmek zorundasindir, bunlari ilgiyle takip eder, bilgilendirmek icin önce kendini bilgilendirirsin. 

Dersin sIKIci olmasin diye arada bir kullandigin metodlari degistirirsin. Olanaklar dahilinde farkli medyalari kullanirsin ( kimi zaman tepegözle, kimi zaman bilgisayalarla, kimi zaman cdlerle, kimi zaman -varsa eger- Smartboard ile calisirsin). 

Konulari bikmadan SIKILmadan, gerekirse tekrar tekrar anlatir, anlamayanlar icin farkli sekilde anlatabilmeyi denersin. 

Tenefüslerde gözün acik olur, kavga edenleri görür, ayirir, tehlikeli yada yanlis seylere meyilli olanlari (sigara, icki, uyusturucu gibi) izler, gerekirse uyayir , gerekirse gerekli mercilere bildirirsin. 

Okulunu ve sinifini kollarsin. Temiz tutarsin. Gerekirse boyar, yeniler, tadilat yaparsin. Ögrencilerine de ayni sekilde davranmalari gerektigini ögretirsin. 

Genel olarak ögrencilerine sadece ders vermez, bunun yaninda her zaman insani, dini, kültürel ve medeni degerleri de ögretirsin. 

Onlarin dogru davranislar sergilemesini bekler ve onlara örnek olursun. Örnegin gerekirse derse yetismek icin bir degil iki otobüs öncesine binersin. Onlarin zamaninda derste olmasini beklerken, sen gec gelemezsin. Bu bazen daha erken kalman gerektigi anlamina gelir, bazen daha az uyuman. 

Iyi bir ögretmensen, cocuklarin derste sadece ögrenmelerini degil, eglenerek ögrenmelerini istersin. Sakadan, mizahtan anlar, bunlarin dozunu ayarlamayi bilir, ögrencilerin seve seve derse gelecekleri, hos bir atmosfer yakalamak icin ugrasirsin. 

Ögretmensen kendine ceki düzen verirsin. Düzenli, bakimli, temiz ve davranislariyla örnek bir insan olma sorumlulugunu tasir ve bunu benimsersin. 

Veli toplantilarinda cocugu haylaz, tembel ve basarisiz oldugu halde kendileri icin bir tane olan bazi velilere cocuklarinin gercek yüzlerinden bahsedip, onlarin biraz da medalyonun diger tarafini görmeleri icin ugrasirsin.

Ögrencilerle hem arkadas olursun, hem de onlarin saygi duyduklari bir büyükleri olma dengesini kurmaya ve korumaya calisirsin.  

Kisacasi: ögretmenlik, iyi ögretmenlik; özveri, kendi zamanindan harcama, sevgi, adalet duygusu, hassasiyet ve sonsuz bir vericilik gerektirir. Yani iyi ögretmenlik zordur. Sadece 4-5 yil okuyup, egitim fakültesini bitirip, kadroya girmek ile ögretmen olunmaz. 
Bu özellikleri tasiyan, meslegini bol tatilinden dolayi degil, meslegi oldugu icin seven ve yapan tüm ögretmenlerimizin de o yüzden hem yaptiklarinin degerinin bilinmesi, hem de onlara moral ve motivasyon olmasi sebebiyle bir gün dahi olsa da bu günün kutlanmasi o yüzden önemli ve gereklidir. 

 Aydinlik, sevgi ve saygi dolu, toleransli ve her manada kaliteli insanlar, nesiller yetistiren tüm iyi ögretmenlerimizin Ögretmenler Günü kutlu olsun. 




5 yorum:

  1. Ben çok duygulandim bu paylasimdan .Bende Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi de okurken aynen böyle bi ogretmen olmayı düşünürken. Kendimi okulu bırakıp Almanya ya gelmiş olarak buldum:(...Neden niçin diye sormayın,kader kısmet diyelim..sizi ve sizin gibi mesleğini güzel yapan tüm ogretmenlerimizin günü kutlu olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sultan hanim, tesekkür ederim. Nicin diye sormam. Herkesin kendine göre cünküleri var bu hayatta. Insallah elimden geldigince iyi bir ögretmen olmaya calisiyorum ve calisacagim.

      Sil
  2. gerçekten çok güzel bir yazı olmuş yazdıklarının her kelimesinde haklısın ve seninle birlikte işini güzel yapan hakkını veren öğretmenleri kutluyorum önlerinde saygıyla eğiliyorum gökçecim.....

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Gökçe Hanım blog umuzda da yazınıza yer verdiğiniz için teşekkür ederiz.
    http://goo.gl/kl9aqz

    YanıtlaSil